Bu Blogda Ara

Kelime oyunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kelime oyunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ocak 2021 Çarşamba

KELİME OYUNU 7


      Sabah uyandığında, “alarmdan erken uyandım” rahatlığıyla güne başlamıştı. Yavaş yavaş günlük rutinlerini yerine getirip iş görüşmesine gidecekti. Hatta erken uyanmışken kendime kahve yapayım diye düşünüyordu. Gözü saate ilişti Adrienne’nin. Eyvahlar olsun! Alarm meğer bir saat önce çalmış ve duymamış! Adrienne’nin bu işe çok ihtiyacı vardı. Kendi giderleri, sağlık ya da ev ihtiyaçları için değildi tabii. Adrienne koruyucu ailelik yapıyor denilebilir. Evinin yakınlarında çocuk esirgeme kurumu bulunuyor, o ise her hafta hepsine hediye alır, başlarını okşar sevgisini kimseyi ayırt etmeden gösterirdi yavrucaklara. Hepsinin abla-annesiydi Adrienne. Onların en temel ihtiyacı olan sevgiyi veriyordu ama çocukların her dilediği oyuncakları, giysileri de onlara almak istiyordu. Adrienne’nin gözünün önünden hepsi geçiyor o telaşla gömleğinin düğmelerini yanlış iliklediğini farkediyor sonunda! Kendine, alarmına hatta o an dünyadaki herkese sinir oluyordu. Akşamdan hazırladığı kıyafetlerini alelacele giyindi. Masanın üzerinde duran kırmızı elmayı çantasına attı. Hemen evden çıktı. Adrienne çok bakımlı bir kadın, makyaj yapmadan dışarı bile çıkamaz. Ama maalesef makyaj bile yapamamıştı. Adrienne en kötü gününün bugün olacağını işi kaybedeceğini düşünerek yola koyuldu. E tabii makyaj yapmadığını sokakta farketti. Gözüne iliştirdiği arabaya doğru adımlarını attı, arabanın aynasıyla kendine nefretle ve bir o kadar da telaşla bakıyordu. Saçlarını düzeltti. Kendini telkin etmeye başladı. 

-Eveet her şey güzel olacak, en azından saçlarım güzell. 

Evet pek işe yarıyor gibi gözükmüyordu ama hızlıca koşuyordu taksi durağına doğru. Küçük bir çocuk peşine takıldı:

-abla, ablacığım yağmur yağacak! Şemsiye satıyorum, almak istemez misin?

Adrienne’nin çocuklara olan zaafını bir kenara koyarak, bir de yağmur yüzünden saçlarım berbat hale gelmesin diye düşünüp küçük çocuktan şemsiyeyi satın aldı. Taksiye bindi iş başvuru saatine yetişemese de, hiç problem olmadan görüşmeyi gerçekleştirdi. Tabii bu arada ne yağmur ne kar hiçbir şey yağmadı. Güneşli bir günde ofiste şemsiyeyle dolaşan bir tek kendisiydi... İşi artık almış haftaya işe başlayacak, bütün telaşa değmişti yani bütün mücadele. Şarkılar söyleyerek evine dönerken şemsiye satan çocukla karşılaşır bu sefer elinde fotoğraf makinası! Yaklaşır çocuğa doğru. 

-Şemsiye işime yaramadı ama, bugünün bir anısı olarak seninle bir fotoğrafım olsun istiyorum küçük! Dedi. Çocuğun başını okşadı evine doğru yol almaya başladı Adrienne. O fotoğrafı da odasındaki diğer fotoğrafların yanına iliştirdi. Çocuklar için verilen mücadelenin tadı bambaşkadır dedi ve hayatına devam etti Adrienne.



Bu haftanın kelimelerini ben verdim ama neredeyse en son katılanda ben oldum maalesef işlerimden dolayı bu saate kadar sarktı. Şimdi yazılanları büyük bir heyecanla okumaya başlayacağım🎈

Kelimeler: Kırmızı elma, ayna, gömlek, şemsiye, fotoğraf

23 Aralık 2020 Çarşamba

KELİME OYUNU 4



Öncelikle ilk defa katıldığım ve dördüncüsü olan kelime oyununa bir şeyler yazacağımdan, biraz heyecanlıyım umarım bu heyecanı güzel yönlendirebilirim. Bu haftanın kelimelerini
 https://benhnf.blogspot.com/?m=1 vermiş. 

Kelimeler: YEŞİL-ŞİİR-BAHARAT-YOL-SABAH


      Her yeni başlangıçlar için Pazartesi gününü bekleriz, sabah olsun başlarım diye bir tür motivasyon ve erteleme işine girişiriz. Tabii ki de sabah kelimesi ile başlamayacaktım ama işte bilirsiniz ki bazı alışkanlıklar bizi bırakmamakta ısrarcı. Gözümü kapattım elime rast gele bir kitap aldım. Denk gelişe bir sayfayı açtım. Bir anda 1950’li yıllara gittim. İstanbul’un hanımefendileri, beyefendileri arasına onların farkedemeyeceği şekilde yerimi aldım. Ben şaşkınlıkla gezinirken onlar normal yaşantısına devam ediyor. Zannederken karşı yol’a geçmek için adım atmamla birlikte bisiklet çarpacaktı. Bisikleti de pek janti, uzaktan 50 kişiye baktırsan hepsi o yeşil bisikleti gözüyle süzer, öyle göz alıcıydı. Önündeki sepetinden gelen taze çekilmiş baharatların kokusunu yaklaşık 70 yıl sonrasında bile alabildim. Tokken bile acıktırır o kadar nefis ki. Bana çarpacak olan bisiklete bi’ şiir yazmadığım kaldı ama ne yapayım, görsen sen de gözlerini alamazdın, koklamaktan geri kalamazdın. Öyle güzel ki kitaplar 70 yıl önceki taze olan kokuyu hissettirebiliyor. Bisikletli genç çocuğa el salladım fötr şapkasını kaldırdı tebessümünü de eksik etmedi. Canım çocuk! Ne şanslısın keşke yer değiştirebilsek. Kitabı kapatıp günümüze döndüm, bazen diyorum ki keşke daha uzun süre dahil olabilseydik. Güle güle janti yeşil bisikletli, fötr şapkalı çocuk!